Musul Sorunu?
Musul sorununu ilk gören kimdir öncelikli olarak onunla başlamak isterim.
Zamanının ötesinde elinde imkanlar olmadığı için yanlış zamanda devletin başına geçmiş olan II. Abdülhamid devletin içinde bulunduğu koşullar göz önüne alınırsa çok zekice bir hamle yapmıştır.Çünkü daha savaş başlamadan önce alman ve ingiliz mühendislerin oralarda araştırma yapması sonrasında Abdülhamit'in bu mühendisleri sınırdışı etmesi sayesinde, Musul-Kerkük gibi vilayetlerin tapusunu kendi üzerine almış ve bu toprakların savaş durumunda kaybedilmesi durumunda kendisinden sonraki devlete bunu kullanması imkanı sağlamıştır. Bu Musul üzerinde hak iddia etmek için en eski kayıtlardan biridir.Ancak ABD'nin 2003 yılında Irak'ı işgal etmesi yüzünden pardon işgal dedim demokrasi getirmesi yüzünden bu tapu belgeleri orada yakılmıştır bu yüzden bu konu hakkında diyeceklerimiz bir belge olarak ispatlanamadığı için geçersizdir.
2.olarak ise 1926 yılında imzalanan Ankara Antlaşmasıdır.
Bu Antlaşma sayesinde Irak'ta toprak bütünlüğü bozulursa Türkiye Musul-Kerkük vilayetlerinde hak iddia edebilecek ve gerekirse askeri operasyon düzenleyebilecektir.
Bu olay sayesinde Musul ve Kerkük'te her zaman bir hak iddia edebilme durumumuz vardır.
Şimdi o dönemim şartlarına dönelim.Daha henüz Lozan olmadan önce Atatürk devamlı olarak;Musul'un Anavatan'dan ayrılmaz bir türk yurdu olduğunu defalarca vurgulamıştır.Hatta Atatürk bir defasında yabancı basına verdiği demeçte şunları söylemiştir:
- Avrupa'da İstanbul ve Meric'e kadar Trakya, Asya'da Anadolu Musul arazisi ve ırağın yarısı Makedonya'yı ve Suriyeyi terk ettik fakat artık arkada kalan ve sırf türk olan her yeri ve her şeyi isteriz. Bunları kurtarmaya azmettik ve kurtaracağız.Demiştir.
Kurtuluş savaşı mücadelesi bittikten sonra Türkiye Lozan'da Musul hariç her türlü konuda diğer devletlerle anlaşmıştır fakat ingilizlerin Musul'u Türkiye'ye bırakmamak gibi bir gayesi vardı çünkü o zamanda petrol yeni dünya kaynağı olarak görülmekte ve İngiltere böylesine zenginlikleri bulunan bölgeyi elinde tutmayı istiyordu bu sayede doğuda bulunan sömürgeleri olan Hindistan'ada daha çabuk müdahale etme şansı olacaktı.Bu durum Lozan'da çözülemeyince konu Milletler Cemiyetine taşınmak zorunda kalmıştır.Yine ingilizlerin kurduğu Milletler cemiyetinden Türkiye adına güzel bir karar çıkmamış ve önümüzdeki 25 yıl boyunca o bölgedeki petrol satışlarının %10'u Türkiye'ye verilecek Musul ve Kerkük İngiliz mandası halinde bulunan Irak'a bağlanacaktır gibi bir karar çıkmıştır. Türkiye koşullar ele alınınca bu 25 yıllık %10 hisse yerine 500.000 bin İngiliz sterlinine bu hakkındada vazgeçmiştir.
Nedeni ise:
Daha savaştan yeni çıkmış halkın elinde hiçbir şey olmayan bir devletin buna ihtiyaç duymasıdır. Bu alınan para sayesinde ülkenin dört bir yanına fabrikalar açılmıştır ve ülke yavaş yavaş kalkınmaya başlamıştır.
Ancak Atatürk halen Musul'dan vazgeçmiş değildir. Kazım Karabekir'in anılarında şöyle anlatılmaktadır olay Atatürk Kazım Karabekir Paşaya ordusunu hazır tutmasını ihtiyacı olan gereksinimlerin karşılaması istemiştir. Gereken hazırlıklar tamamlandıktan sonra Türkiye nihayet Musul'a girebilecekti ancak o dönemde her yerde olan İngiliz ajanları yüzünden ordunun hazırlandığı olayı İngiliz hükümetinin kulağına gitmiş ve Doğu'da Şeyh Said isyanı baş göstermiştir. Ordusu ile harekete geçen Kazım Karabekir Paşa mecburiyetten bu isyanları bastırmak için Musul seferini ertelemek zorunda kalmıştır. Aslında şuanda Musul'un Türkiye toprağı olmamasının en önemli sebeplerinden biri Şeyh Said'in çıkardığı isyandır.
Çıkan isyanların ardı arkası kesilmeyince Türkiye iç karışıklıklardan dolayı Musul sorununu rafa kaldırmak zorunda kalmıştır.
İsmet İnönü'nün Bülent Ecevit'e Atatürk bana koşullar oluştuğu zaman Musul'u al diye vasiyet etti. Demesi Türkiye'nin aslında hala Musul'dan vazgeçmediğinin bir ispatıdır.
Yakınlarda olan Referandum yüzünden tekrar Musul anavatana katılabilir çünkü 1926 yılındaki Ankara Antlaşmasına göre Irak'ta toprak bütünlüğü bozulursa Türkiye bu topraklar üzerinde hak iddia eder.
Diyelim ki referandum sonucu orada bir kürt devleti kuruldu bu durumda Türkiye Ankara antlaşması gereğince olaya müdahale eder ancak bu durum biraz Kıbrıs meselesine benziyor ne yazık ki eğer oraya girersek 1970'lerdeki gibi Tüm dünya tarafından bir ambargoya maruz kalabiliriz.
Eğer Irağa savaş açarsak tek bir devlete değil hem Kuzey Irak ve Merkezi Irak'a savaş açmak demektir.
Diyelim ki ambargolardan ve diğer ticari meselelerden dolayı savaşa girmedik bu durumda o bölgede oluşan devleti tanımayız, Irak,İran ve Suriye'de bu bölgede başka devlet kurulmasına karşı olduğu için sınırlarını kapatır böylelikle bu alan dünyadan arınmış izole bir alan haline gelir böylelikle elindeki kaynaklarını dış dünyaya pazarlayamaz kendi kendinede yetemeyen bir yer olduğu için kısa sürede teslim olur ha diyeceksiniz ki Ypg ne olacak o konuda şöyle çözülüyor Türkiye'nin Yaptığı Fırat-Kalkan operasyonu sayesinde Ypg'de Türkiye'nin kontrolünde bu yüzden dışa hiçbir şekilde mal satışı yapamayacak Musul ve Kerkük.
Diyeceğim şudur ki eğer o bölgede bir devlet kurulursa Musul-ve Kerkük Türkiye'nin bir parçası olmaya mecburdur.
Zamanının ötesinde elinde imkanlar olmadığı için yanlış zamanda devletin başına geçmiş olan II. Abdülhamid devletin içinde bulunduğu koşullar göz önüne alınırsa çok zekice bir hamle yapmıştır.Çünkü daha savaş başlamadan önce alman ve ingiliz mühendislerin oralarda araştırma yapması sonrasında Abdülhamit'in bu mühendisleri sınırdışı etmesi sayesinde, Musul-Kerkük gibi vilayetlerin tapusunu kendi üzerine almış ve bu toprakların savaş durumunda kaybedilmesi durumunda kendisinden sonraki devlete bunu kullanması imkanı sağlamıştır. Bu Musul üzerinde hak iddia etmek için en eski kayıtlardan biridir.Ancak ABD'nin 2003 yılında Irak'ı işgal etmesi yüzünden pardon işgal dedim demokrasi getirmesi yüzünden bu tapu belgeleri orada yakılmıştır bu yüzden bu konu hakkında diyeceklerimiz bir belge olarak ispatlanamadığı için geçersizdir.
2.olarak ise 1926 yılında imzalanan Ankara Antlaşmasıdır.
Bu Antlaşma sayesinde Irak'ta toprak bütünlüğü bozulursa Türkiye Musul-Kerkük vilayetlerinde hak iddia edebilecek ve gerekirse askeri operasyon düzenleyebilecektir.
Bu olay sayesinde Musul ve Kerkük'te her zaman bir hak iddia edebilme durumumuz vardır.
Şimdi o dönemim şartlarına dönelim.Daha henüz Lozan olmadan önce Atatürk devamlı olarak;Musul'un Anavatan'dan ayrılmaz bir türk yurdu olduğunu defalarca vurgulamıştır.Hatta Atatürk bir defasında yabancı basına verdiği demeçte şunları söylemiştir:
- Avrupa'da İstanbul ve Meric'e kadar Trakya, Asya'da Anadolu Musul arazisi ve ırağın yarısı Makedonya'yı ve Suriyeyi terk ettik fakat artık arkada kalan ve sırf türk olan her yeri ve her şeyi isteriz. Bunları kurtarmaya azmettik ve kurtaracağız.Demiştir.
Kurtuluş savaşı mücadelesi bittikten sonra Türkiye Lozan'da Musul hariç her türlü konuda diğer devletlerle anlaşmıştır fakat ingilizlerin Musul'u Türkiye'ye bırakmamak gibi bir gayesi vardı çünkü o zamanda petrol yeni dünya kaynağı olarak görülmekte ve İngiltere böylesine zenginlikleri bulunan bölgeyi elinde tutmayı istiyordu bu sayede doğuda bulunan sömürgeleri olan Hindistan'ada daha çabuk müdahale etme şansı olacaktı.Bu durum Lozan'da çözülemeyince konu Milletler Cemiyetine taşınmak zorunda kalmıştır.Yine ingilizlerin kurduğu Milletler cemiyetinden Türkiye adına güzel bir karar çıkmamış ve önümüzdeki 25 yıl boyunca o bölgedeki petrol satışlarının %10'u Türkiye'ye verilecek Musul ve Kerkük İngiliz mandası halinde bulunan Irak'a bağlanacaktır gibi bir karar çıkmıştır. Türkiye koşullar ele alınınca bu 25 yıllık %10 hisse yerine 500.000 bin İngiliz sterlinine bu hakkındada vazgeçmiştir.
Nedeni ise:
Daha savaştan yeni çıkmış halkın elinde hiçbir şey olmayan bir devletin buna ihtiyaç duymasıdır. Bu alınan para sayesinde ülkenin dört bir yanına fabrikalar açılmıştır ve ülke yavaş yavaş kalkınmaya başlamıştır.
Ancak Atatürk halen Musul'dan vazgeçmiş değildir. Kazım Karabekir'in anılarında şöyle anlatılmaktadır olay Atatürk Kazım Karabekir Paşaya ordusunu hazır tutmasını ihtiyacı olan gereksinimlerin karşılaması istemiştir. Gereken hazırlıklar tamamlandıktan sonra Türkiye nihayet Musul'a girebilecekti ancak o dönemde her yerde olan İngiliz ajanları yüzünden ordunun hazırlandığı olayı İngiliz hükümetinin kulağına gitmiş ve Doğu'da Şeyh Said isyanı baş göstermiştir. Ordusu ile harekete geçen Kazım Karabekir Paşa mecburiyetten bu isyanları bastırmak için Musul seferini ertelemek zorunda kalmıştır. Aslında şuanda Musul'un Türkiye toprağı olmamasının en önemli sebeplerinden biri Şeyh Said'in çıkardığı isyandır.
Çıkan isyanların ardı arkası kesilmeyince Türkiye iç karışıklıklardan dolayı Musul sorununu rafa kaldırmak zorunda kalmıştır.
İsmet İnönü'nün Bülent Ecevit'e Atatürk bana koşullar oluştuğu zaman Musul'u al diye vasiyet etti. Demesi Türkiye'nin aslında hala Musul'dan vazgeçmediğinin bir ispatıdır.
Yakınlarda olan Referandum yüzünden tekrar Musul anavatana katılabilir çünkü 1926 yılındaki Ankara Antlaşmasına göre Irak'ta toprak bütünlüğü bozulursa Türkiye bu topraklar üzerinde hak iddia eder.
Diyelim ki referandum sonucu orada bir kürt devleti kuruldu bu durumda Türkiye Ankara antlaşması gereğince olaya müdahale eder ancak bu durum biraz Kıbrıs meselesine benziyor ne yazık ki eğer oraya girersek 1970'lerdeki gibi Tüm dünya tarafından bir ambargoya maruz kalabiliriz.
Eğer Irağa savaş açarsak tek bir devlete değil hem Kuzey Irak ve Merkezi Irak'a savaş açmak demektir.
Diyelim ki ambargolardan ve diğer ticari meselelerden dolayı savaşa girmedik bu durumda o bölgede oluşan devleti tanımayız, Irak,İran ve Suriye'de bu bölgede başka devlet kurulmasına karşı olduğu için sınırlarını kapatır böylelikle bu alan dünyadan arınmış izole bir alan haline gelir böylelikle elindeki kaynaklarını dış dünyaya pazarlayamaz kendi kendinede yetemeyen bir yer olduğu için kısa sürede teslim olur ha diyeceksiniz ki Ypg ne olacak o konuda şöyle çözülüyor Türkiye'nin Yaptığı Fırat-Kalkan operasyonu sayesinde Ypg'de Türkiye'nin kontrolünde bu yüzden dışa hiçbir şekilde mal satışı yapamayacak Musul ve Kerkük.
Diyeceğim şudur ki eğer o bölgede bir devlet kurulursa Musul-ve Kerkük Türkiye'nin bir parçası olmaya mecburdur.
Yorumlar
Yorum Gönder