Milli Sorunlarımız?

Milli bilincin oluşması için her Türk gencinin bu sorunları bilmesi, buna göre vatandaşlık görevlerini yapmaları ve siyasi düşüncelerini şekillendirmeleri gerektiğini düşünüyorum. Bu yüzden bir süre Türkiye'nin ve Türk Milletinin yaşadığı bir takım sorunları paylaşacağım.


1-Dağlık Karabağ'ın işgali / Hocalı Katliamı





-Türkiye Hükumeti bu durumlarda Ermenistan'a sımır kapılarını kapatmış ve Azerbaycan'a parasal/askeri teçhizat yardımlarında bulunmuştur
-2005-2007 yılları arasında 1.5 milyon Türk lirası ile restore edilen Akdamar Kilisesi'ne (Van) Ermeni vatandaşlarının vizesiz girmesi sağlanmaktadır. Üstelik bu kilise Kurtuluş savaşında da Ermeni güçleri tarafından kötü amaçlarla kullanıldığı düşünülmektedir. Ayrıca bugün Türkiye'de Ermenice ders veren okullar mevcuttur. Tarih boyu dostumuz olan Azeri Türkleri böylesine kötü durumlar yaşarken bizim Ermeni Hükumetine güzel jestler yapmamız sizce ne kadar doğru? Eğer Türk halkı milli bilince sahip olsaydı ve aşağıdaki bilgileri bilseydi bugün AKP hükumette olur muydu? Lütfen sorunlarımıza ve soydaşlarımıza sahip çıkalım.


Akdamar Kilisesi

-Ermenistan ve Azerbaycan SSCB'ye bağlı iken bile Dağlık Karabağ konusunda bir çok sorun yaşamışlardır fakat SSCB hep olayı kontrol altında tutabilmiştir. Azerbaycan ve Ermenistan 1991'de SSCB'den ayrıldığında Dağlık Karabağ sorunu da alevlendi. İlk olarak Ermeniler o bölgede bağımsızlık referandumuna gitmişlerdir fakat dış dünyada bunun hiç bir geçerliliği olmamıştır. Bu girişimleri başarısız olsan Ermeniler, artık işi sıcak savaş dökmenin zamanının geldiğini anladılar ve Dağlık Karabağ bölgesi yanında 7 vilayeti de işgal ettiler. Azerbaycan ordusu işgali kurtarmak için 4 kez karşı saldırı yapsa da hepsinde büyük yenilgiler yaşadı ve 1994'te ateşkes antlaşması imzalandı. (Bu yüzden hala resmi olarak savaştalar)

Hocalı Katliamı:26 Şubat 1992'de Ermeni işgal bölgesi altında olan Hocalı Kasabasında çok sayıda sivil katledildi. Size oradaki dehşeti Azeri veya Türk kaynaklarından anlatmayacağım çünkü gerçekçi olmayabilir. Size oradaki dehşeti bizzat Ermeni doktor Zori Balayan'ın kitabı Paşayeva'dan anlatacağım. "
"Biz arkadaşımız Haçatur'la ele geçirdiğimiz eve girerken askerlerimiz 13 yaşında bir Türk çocuğunu pencereye çivilemişlerdi.
Daha sonra bu 13 yaşındaki Türke onların atalarının bizim çocuklara yaptıklarını yaptım. Başından, sinesinden ve karnından derisini soydum. Saate baktım, Türk çocuğu yedi dakika sonra kan kaybından öldü. Bilim için muazzam bir ilerleme kaydetmiştim.
İlk mesleğim hekimlik olduğuna göre hümanist idim, bunun için de Türk çocuğuna yaptığım bu işkencelerden dolayı kendimi rahatsız hissetmedim. Ama ruhum halkımın yüzde birinin bile intikamını aldığım için sevinçten gururlanırdı." Daha sonra bu kitabın kendine ait olmadığı iddialarını öne sürse de çoktan 3 baskı kitabı yayınlanmıştı.
Günümüzde Dağlık Karabağ:
İlham Aliyev'in son 2-3 yılda Azerbaycan Ordusundaki eski teçhizatları Afrika ülkelerine satıp yerlerine modern teçhizatlar almasıyla sınır çatışmalarında büyük üstünlük sağlandı. Hatta 2 stratejik tepe Ermeniler'den geri alındı. Fakat hala işgal bütün çıplaklığıyla sürmekte.

Şimdi 2. konumuza geçelim

2-Güney Azerbaycan/İran





-Güney Azerbaycan bölgesinde şuanki Azerbaycan nüfusundan çok daha fazla Türk bulunmaktadır. Kimi kaynağa göre 30 milyon kimi kaynağa göre 20 milyon Türk bulunmaktadır. İran eski dönemlerde Türk asıllı yöneticilerin başa geçmesiyle ülkemizle bir çok konuda yakınlaşmış olmasına rağmen malesef şuan yönetimde Türk'lükten hiçbir eser kalmamıştır. Uzun süredir buradaki Türkler asimile edilmeye çalışılmaktadır. Türkçe eğitim görmeleri, Resmi kuruluşlarda Türkçe konuşulması yasaktır ayrıca Azeri kavramı da ilk defa bu topraklarda İranlı tarihçiler tarafından uydurulmuştur. (Daha sonra SSCB ve Rus tarihçileri de bu durumu destekleyeceklerdir)
Güney Azerbaycan Türkleri tarihte 2defa isyan etmişlerdir. 1920 ve 1940. 1920'deki isyan hiçbir destek göremediği için maalesef başladıktan kısa bir süre sonra bastırılmıştır. 1940 isyanı ise bir süreliğine başarıya ulaşmış ve Güney Azerbaycan bir süreliğine özgürlüğü tatmıştır. Daha sonra bu isyana yardımcı olan dış mihraklar güçlerinin tamamını 2. Dünya Savaşına yoğunlaştırınca Güney Azerbaycan tekrardan İran'a bağlanmıştır. Bu iki isyan sürecinde 30.000'e yakın Türk hayatını kaybetmiş, 50.000'e yakın Türk Rusya'daki Özerk Azerbaycan topraklarına göç etmiş, 5.000 kadarı ise İran'ın başka topraklarına sürülmüştür.
22 Mayıs 2006'da ise İran'da bir gazete'nin Türkleri böceklere benzeten karikatürleri sebebiyle Tebriz'de 100.000'e yakın Türk sokaklara dökülmüş, daha sonra ise hükumet karşıtı mitingler düzenlemişlerdir. Bu olaydan sonra İran bu bölgede her şeyi daha sıkılaştırmıştır. Bütün Azerbaycan dergilerini kapatmış, çoğu kültürel faaliyetleri yasaklamıştır. Güney Azerbaycan'da hala Türkçü faaliyetler devam etmektedir fakat pek bir etkisi yaşanmamaktadır. Güney Azerbaycan halkının çoğunluğu bölgenin özgürleşmesiyle laiklik geleceğinden korktuğu için özgürleşme istekleri gün geçtikçe azalmaktadır.
Hükumetimizin bu duruma tepkisi ise tam olarak şöyle açıklanabilir:
"Ne Güney Azerbaycan Türk'ü mü? Boşver bee! Hadi hep beraber sokağa çıkıp Ermeni Soykırımı'nı kabul eden Filistin devletinin bayrağını sallayalım ollleeeeeey!"

Gel gelelim son olarak bi konuya daha 

3-Kıbrıs Sorunu:

1571'de Venedik'ten aldığımız toprakları 1878'de Rusya'nın sıcak denizlere inme politikasından dolayı Kıbrıs'ı İngiltere'ye geçici olarak verdik. 1. Dünya Savaşı'nda da İngiltere ile farklı tarafta olduğumuz için İngiltere adayı işgal etti.
Adada Türk nüfusu uzun süre Rumlardan fazlaydı. Üstelik Türk kesimi tarımla uğraştığı için Türk'lerin elinde tuttuğu araziler Rumlardan daha fazlaydı. 1920lerde iki milletin arasında Anadolu'da çıkan savaş Kıbrıs'ta da gerginliklere sebep oldu fakat büyük sorunlara yol açmadı.
1950'lere kadar Rum kesimi ve Türk kesimi arasında hiçbir kültürel yaklaşım yaşanmadı. Nadir olaylar hariç kız alıp verilmedi, ticari işlere girilmedi. Fakat 1950'lerde iki kavgalı millet bir olup İngiliz işgalinden çıktılar ve Türk-Rum ortak devletini kurdular. Kıbrıs Rumları bir süre sonra Yunanistan'ın da provakasyonlarıyla bu ortak devlete karşı çıktılar. 1963'e kadar bir takım soykırım, katliam gibi illegal işlemlerle Türk nüfusu azaltıldı. 1963'de ise Türk-Rum ortak devleti yıkıldı. Artık Kıbrıs Türkleri'ni koruyan bir güvence yoktu.
1973'ün sonlarına doğru Yunanistan Kıbrıs'ı kendi topraklarına katmak isteyince Türkiye'nin sabrı taştı. Bir sol partiyi temsil etmesine rağmen milliyetçi bir tavırla Kıbrıs Barış Harekatı'na Ecevit onay verdi. 35.000 ile 40.000 arası askerle operasyon başlatıldı ve harika bir ilerleme kaydedildi. Daha sonra yapılan ateşkeste Türk tarafının şartlara uyması fakat Rum tarafının uymamasından dolayı Türkler bir daha saldırıya geçti ve bugünki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sınırlarına ulaşıldı.

Kuzey Kıbrıs'ın bugünki durumu:

Ekonomisinin büyük bir kısmını turizm ve kumar sektöründen sağlamaktadır. İçme suyunu bizden almaktadır ve ordumuzun bir kısmı hala Kıbrıs'ta bulunmaktadır. KKTC dünyada bir devlet olarak kabul edilmemektedir ayrıca daha önce KKTC'ye gittiyseniz sizi bir çok ülke sınırlarından geçirmeyecektir.

Türkiye'nin Kıbrıs politikası:

Yapılan uluslararası Kıbrıs görüşmelerinde Kıbrıs'ın birleşip bir ülke olmasına karşı çıkarak oradaki Türkleri güvence altında tutmaya çalışıyoruz. Hala ordumuzu orada tutarak Kıbrıs'ı elimizden geldiğince koruyoruz
Yavru vatan Kıbrıs olarak yaptığımız açıklamalara karşın Kıbrıs Hükumeti "KKTC Türkiye'nin yavrusu değil kardeşi olmayı hedeflemektir." Açıklamalarını yaptığında sanki bunu bir başkaldırıymış gibi algılayan bazı yöneticilerimiz, bu söylemlere "Kıbrıs haddini bil!" gibi çirkin açıklamalar yaparak Kıbrıs-Türkiye arası kısa bir gerilime sebep olmuşlardır. Tabiki tek nedeni bu değildir gerginliğin. Ayrıca hükumetin kendi halkına yaptığı gibi Kıbrıs'a da ürünleri % bilmem kaç fazla vergiyle sattığı için hükümetlerimiz gereksiz yere gerilmiştir

Araştırmamı istediğiniz herhangi bir konuyu 94darkoaaa@gmail.com adresine iletebilirsiniz sonraki konumuzda görüşmek üzere.

Yorumlar

Popüler Yayınlar