Milli Sorunlarımız 2
12 Adalar Sorunu:
12 Adalar aslında 14 büyük küçükleri de sayarsak 20 küsür adadan oluşmaktadır. Neden ismi 12 adalar diye sorarsanız Osmanlı'nın orada uyguladığı bir yönetim şeklinden dolayı ismi öyle.
Osmanlı'da donanmanın sıfırlanmasıyla adalarımızın hepsi tehlikeye girdi. Kıbrıs ve Girit'te sık sık çıkan isyanlar, ardından 1800'lerde Girit ve Kıbrıs'ın kaybedilmesi 12 Adalar'ın akıbetinin nereye gittiğini gösteriyordu aslında.
12 Adalar'ın ilk işgali / İtalyanlar
Trablusgarp için Osmanlı'ya savaş ilan eden İtalyanlar, Trablusgarp'da beklemedikleri direnişlerle karşılaşınca ve başarısız olunca çareyi 12 Adalar'ı işgal etmekte buldular. Buna rağmen Trablusgarp'taki muhteşem direniş devam ediyordu. İtalyan orduları operasyona 36.000 asker ile başlamalarına rağmen aldıkları yenilgilerden dolayı operasyondaki asker sayılarını 100.000'e kadar çıkarttılar fakat çoğu şehirde gerilla savaşlarında hala başarısız oluyorlardı.
Tam bu sırada kuzeyde bambaşka bir savaş patlak verdi. Balkan Savaşları. Bu savaşın başlamasından sonra Osmanlı İtalya ile barış yapmak istedi. Trablusgarp'ı verecek, 12 Adaları alacaktık. Fakat 12 Ada'yı alsak ne olacaktı ki? Bu sefer de Balkan Savaşlarında düşmanımız olan Yunanistan oraları işgal edecekti. Bu yüzden 12 Adaları almak yerine geçici olarak İtalyanlar'a bıraktık.
1. Dünya Savaşı'nda İtalya Krallığı ile farklı saflarda olduğumuzdan dolayı. Aynı Kıbrıs'ı kaybettiğimiz gibi 12 Adalar'ı da kaybettik ve bir daha asla ele geçiremedik. Uluslararası kurallara göre bi ülkenin sahil kenarından 6 mil ötesine kadar kendi karasuları sayılır. (Okyanus kenarında 12 mil) Bu kurala göre 12 Adalar'dan 6 mil ötesi Yunan toprağı sayılmalıdır. Fakat eğer böyle olursa bizim gemilerimiz için bir manevra sınırı dahi kalmıyor hatta ve hatta bazı Ege topraklarımız Yunanistan'a ait oluyor. Türkiye de bu kurala dayanarak Ege kıyımızdan 6 mil ötesinde hak iddia ettiğinde söz konusu adalardan bazıları bizim karasularımıza giriyor. Üstelik Yunanistan Hükumeti karasu sınırlarını 6 milden 12 mile çıkaracaklarını duyurmuşlar fakat Türkiye Hükumeti bunu bir savaş sebebi sayacağını belirttiğinde vazgeçmişlerdir. Bu yüzden çıkan sınırsal sorun hala devam etmekte ve daha önce Kardak Krizi gibi bir çok krize sebep olmaktadır.
Günümüzde 12 Adalar Sorunu:
Yunanistan'ın artık Türkiye'den çekinmesi ve üstünlüğünü kabul etmesinden ötürü sorunun etkilerini çok görmüyorduk ta ki bize göre Aydın'a bağlı olan Marathi Adası'na Yunan bayrağı dikilene kadar.. Helikopterle gelen Yunan Birlikleri, sınır aşımı dolayısıyla Türk tarafından uyarılar alsalarda Türkçe küfür ederek cevaplar vermiş ve Marathi Adası'na inip fotoğraflar çekilmişlerdir. 1933'ten beri iki tarafın da hak iddia ettiği ada şuan resmi olarak Yunanistan'a bağlıdır.
Gel gelelim başımızın belası olan bir konuya
Suriye Krizi:
Maalesef Türkiye'nin en büyük krizi ve bence en çelişkili politika izlediğimiz dış sorun.
Suriye İç Savaşı başladığında 3 büyük taraf vardı fakat IŞİD (DAEŞ)'in çıkması ve Irak'a saldırmasıyla savaşa 2 büyük güç daha katıldı. Bunlar, Suriye Rejimi, Muhalifler (Laikler ve Laik olmayan olarak 2'ye ayrılır.), PYD, Irak Ordusu, IŞİD (DAEŞ).
Savaş başladığında Esad'a cephe alarak Muhalifleri destekledik. Muhalifler beklenin üstünde performans göstererek Suriye'nin en büyük kenti olan Halep'i ele geçirdiler. Daha sonra Şam'a doğru ilerlediler önlerindeki tek engel Hamas kentiydi. O sırada Şam'da çıkan isyanlar sonucunda Şam'ın doğusu muhaliflerin batısı ise Suriye Rejiminin kontrolü altındaydı. Türkiye'deki bazı politikacıların açıkladığı gibi savaşın 6 ayda bitmesi ve muhaliflerin kazanması bekleniyordu. Büyük bit muhalif birliği Şam'la aralarındaki tek engel olan Hamas'a doğru ilerlediler. Liderler çoktan yeni kuracakları devletin nasıl olacağını konuşmaya başlamışlardı bile.
Bu sırada Kamışlı (El Qamishli) başta olmak üzere Kobani, Efrin, Menbiç, Hasakah ve Halep'te büyük bir Kürt mahallesi olan Sheik Maqsood'da (fotoğrafını yoruma atacağım.) savaşın Kürt halkına zarar vermemesini isteyen ve amaçlarının savaşı Kürt halkından uzak tutulması olarak açıklayan YPG ortaya çıktı. Bir süre sonra Amerika desteği ile savaşa dahil olan bu örgüt, Muhalifler'in Kuzey Suriye'yi terk ederek Hamas'a gitmiş olmalarından yararlanarak iyice genişledi. Bu Muhalif Liderleri arasında tartışmaya yol açtı.
Başkent'lerini Rakka olarak belirleyen bir başka örgüt Suriye'de bir anda doğdu ve çok büyük toprakları, Deir Ez-Zor başta olmak üzere petrol kaynaklarını ele geçirdi. Bu sayede para kazanan örgüt hızla büyüdü. Bu örgütün adı IŞİD idi. IŞİD, Güney Suriye'deki petrol kaynaklarını ele geçirdikten sonra kuzeydeki YPG ve Muhalif topraklarına yöneldi. YPG'ye karşı en başta iyi savaşsa da Kobani'de bizim ve Amerika'nın yardımlarıyla yenildi, geri çekilmeye başladı. IŞİD Muhalifleri büyük yenilgilere uğrattı. Al'Bab, Qabasin, Jarablus gibi yerleşimleri ele geçirerek bize sınır oldu. Bu durumdan fazlasıyla rahatsız olan Türkiye Hükumeti Şah Süleyman Türbesini taşıdı.
Muhalifler'in Hamas cephesine geri dönelim şimdi. Gerçekten büyük ve güçlü bir orduyla Hamas'ı kuşatan Muhalifler kendi aralarındaki siyasi karışıklıklar yüzünden (Laiklik isteyenler ve istemeyenler) kuşatma defalarca yarıldı. Kimi generaller birbirlerine yardım etmeyi dahi kabul etmediler. Dolayısıyla Suriye Rejimi Hamas'ta büyük bir zafer elde etti. Bu zafer Suriye Rejimi için harika bir fırsat olmuştu. Kuzeyde zaten zayıf halde olan Muhaliflere büyük bir operasyon düzenleyerek, Muhaliflerin 3 ayda aldığı Halep'i 3 haftaya yakın bir sürede geri aldı. Bu muhalifleri yıkan en büyük darbeydi. Muhalifler şuan ellerinde sadece İdlib şehrini bulunduruyorlar ve savaşı neredeyse kaybetmiş durumdalar.
(Balkan Savaşlarında da orduya siyaset bulaşmıştı ve yenilmiştik. Mustafa Kemal de bu yüzden orduda siyaseti yasaklamıştır. Paşam benim
)

IŞİD'in Türkiye'deki terör eylemlerinden sonra Türkiye sınır güvenliğini sağlamak için Fırat Kalkanı operasyonunu başlattı ve Işid'i sınırdan temizledi. Bölgedeki bazı Türkmen komutanlarıyla anlaşarak YPG'nin elindeki Afrin ve Menbiç'e operasyon düzenlemek istese de Uluslararası siyasette bunu iyi sunamadığı için destek göremedi ve başaramadı. IŞİD'den sonra kendine en büyük tehdidin YPG olduğunu fark eden falat çok geç farkına varan Türkiye önce Kobani'de yardım ettiği YPG'yi bombalıyordu. Suriye iç savaşında desteklediği tek taraf da maalesef savaşı kaybediyordu yani YPG'yi engelleyecek pek bir unsur yoktu.
YPG, Amerika, Rusya, Türkiye, Irak Ordusu ve sonradan Suriye Rejimi tarafından başlatılan Deir Ez-Zor operasyonu ile Suriye Rejimi'nin de katılımıyla IŞİD'e büyük darbeler verildi. Musul-Kerkük IŞİD'in elinden alındı, Deir Ez-Zor alındı, Rakka YPG tarafından düşürülmek üzere. IŞİD'in düşüşünden yararlanamayan ve genişlemeyen tek taraf ise desteklediğimiz Muhalifler
😀

YPG, Rakka operasyonu ile Suriye'nin kuzeyinde büyük topraklara hakim olmayı başarmıştı. Bu durum Esad'ı rahatsız etti ve Esad şimdiden YPG'yi tehtit etmeye başladı. Bunun farkına varan Türkiye Hükumeti ise Esad'a yaklaşmaya çalıştı. Türkiye politikacılarının 6 ayda düşecek dediği Esad Rejimi 5 buçuk yıl dayanmış ve Türkiye 5 buçuk yıl ona karşı politika yapmışsa da son dönemlere doğru YPG konusunda yanında durmaya başladı.
Suriye'de Güncel Durum:
Suriye'nin neredeyse bütün büyük şehirleri Esad'ın elinde. Muhalifler sadece İdlib'i tutuyorlar. Orada bile hala kendi aralarında çatışıyorlar. Işid'in elinde çöl ve ufak kasabalardan başka bir şey kalmadı. YPG ise Rakka, Kamışlı gibi büyük kentleri elinde tutuyor ve Kuzey Irak'taki referandumdan önce özerklik ilan edeceği söyleniyor. Tabii bu duruma Esad ve Türkiye karşı çıkıyor.
Türkiye Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunduğunu söyleyerek savaşa girdi fakat muhalifleri destekledi.
PKK'nın kendi topraklarından geçip YPG'ye Kobani'de yardım etmesini sağlayarak sonradan düşman olacağı YPG'ye destek oldu.
Türkmen Dağı'na yardım götüremedi ve yüzlerce Türk'ü kurtaramadı. 3 milyona yakın Suriyeliyi ise içeri aldı.
Gelen mülteciler ve aşırı terör artışıyla ekonomi geriledi, binlerce masum Türk vatandaşı öldü
Daha önce de Irak'ta savaş çıkmış ve sonucunda kuzeyinde Kürt Özerk Devleti kurulmuştu. Bu olay en fazla 10 yıllık. Türkiye yetkilileri ya balık hafızalı ya da mal olmalı ki Suriye'de de böyle bir olay olacağını öngeremeyip herhangi bir hazırlık yapmadılar fakat Son anda apar topar bir operasyonla gene olayı topladılar, Kürt koridorunu engellediler.
Hiç alakamız olmamasına rağmen savaşın bir tarafına destek çıkarak dolaylı olarak girdiğimiz bu bataklıkta çelişkili izlediğimiz politikalar sonucu ülkemiz bir çok yara almıştır, terörün son derece etkisinde kalmıştır. Neden sadece Irak da olduğu gibi "Bu bizim meselemiz değil arkadaşım" diyip çekilmedik anlam veremiyorum doğrusu.
Yorumlar
Yorum Gönder